Aslında tanışmamız geç oldu. 8 sene aynı lisede okuyup, mezuniyeti kutlamak için gittiğimiz tatilde kaynaştık bir daha da ayrılmadık. Zaman zaman mesafeler girdi araya ama hiç gerçekten de ayrılmadık birbirimizden. Önce okullar bitti, iş telaşı ve ardından evlilik yaşantıları derken, sıra ile hayatlarımızın anlamları katıldı aramıza.
Çınar bugün 3 yaşını geçti. İlk gözağrımız. Hep çok uslu bir bebekti. Nereye gitsek bizimle geldi, hiç sorun çıkarmadı. İmrenerek bakardık Çınar'a. Benim için o zamanlarda bebek fikri çok uzaktı.
Enis Bora 8 ay önce dünyaya merhaba dedi. İlk ayında hep açtı, o istediğinde emzirmezsen, tüm apartmanı inletirdi. Eyvah çok obur olacak dedim. Bugün geldiğimiz nokta ise çok farklı. Bir ümitle belki bir kaşık daha yer diye binbir şaklabanlık yapıyoruz. Ancak yine de hakkını vermeliyim, genelde uslu bir bebek.
5 hafta önce ise Batu Kaan hayatımıza girdi. Şimdilik yeni hayatına alışmaya çalışıyor. Merak ediyoruz hepimiz, bakalık o nasıl bir bebek olacak. Zaman gösterecek bunu da.
Dün Çınar'ın ev sahipliğinde buluştuk. 3 bebek-çocuk 6 ebeveyn. Film seti biz gelmeden kurulmuştu. Senaryo gereği evdeki tüm popüler oyuncaklar salonun, pardon setin ortasında yerlerini almışlardı; araba, tren yolu, emekleme arkadaşı Fred... Enis Bora da settiki rolünü alınca bizlere sadece izlemek kaldı:
- İtinayla önce karşındakine saldır ve saçını çek!
- Saçına ulaşamazsan, yüzüne doğru hamle yap ve hatta mümkünse çiz!
- Tren raylarını sök, tadına bak, sonra da ses çıkarmak için vur! Sen bir bebeksin o nedenle nereye istersen vur; yere, karşındakinin kafasına, dizine. Elin nereye yetişirse.
- Bunlar da yetmedi mi? O zaman Çınar'ın üstüne saldırıp atçılık da oynayabilirsin! Ama unutma, o da 3 yaşında bir çocuk. Bu girişim biraz fazla iddialı oldu, ne dersin?
Üçünüz de iyi ki varsınız, hayatımıza girmişsiniz tontonlar.
Sizi seviyoruz.
Banu&Barış; Buket&Gürkan; Yeşim&Cenk
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder