Lilypie First Birthday tickers

Lilypie First Birthday tickers

21 Eylül 2011 Çarşamba

Dün gece bebekler gibi uyudum, mışıl mışıl...

Aranızda şu cümleyi kurmuş olanınız var mı?

Dün akşam bebek gibi uyudum, mışıl mışıl...
Enis Bora doğana kadar ben çok söylerdim. Kesintisiz, derin bir uyku çektiğim, sabahleyin tüm enerjimi toplamış yorgunluğumu tamamen atmış olarak kalktığımda uykumu tarif etmek için sıklıkla kullanırdım.

Enis Bora doğduğundan beri bu cümlenin başka bir anlamı mı var diye düşünüyorum. Zaten yenidoğan 2-3 saatte bir uyanıyor. Dolayısıyla ilk 1-2 ay bebeklerin gece uykusu pek deliksiz olamıyor. Ek gıdalara geçiş ve anne sütünün azaldığı dönemle birlikte, bebişlerin gece uykuları düzeliyor ve gecede uyanma sayıları da kayda değer sayıda azalıyor. Ama kaçımızın bebeği öyle 10-12 saat deliksiz uyuyabiliyor ki? Çevremde tek bir örneği var. Acaba bu mışıl mışıl uyku eskiden mi varmış? Artık bebeklerimiz bu kadar uyarana maruz kaldığı ve bu kadar vitamin aldıkları için mışıl mışıl uyuyamıyorlar mı?

Biz uyku konusunda oldukça şanslı görüyorduk, Enis Bora uzun süredir gecede 2 kere uyanıyordu: gece yarısı ve sabaha karşı. Her ikisinde de emzirmemin hemen akabinde yine uykusuna kolaylıkla kaldığı yerden devam ediyordu.

Ne olduysa son 2 haftada oldu. Meleğim uyanma sayılarını artırmakla kalmadı, her uykuya geçişinden 10-15 dakika sonra gene uyanır oldu. Böylece gecede 5-6 kere kalkar hale geldik, sabahları yataktan kalkmakta çok zorlanır olduk. Salı günü ofiste makyajımı yaparken göz altı torbalarımın aldığı yeni boyutu görünce kalbim  yerinden fırlayacak gibi oldu. O gün gözlük takıyor olduğma bir kere daha sevindim doğrusu.
Pazartesi akşamını salı sabahına bağlayan gece, miniğim o kadar çok uyandı ve o kadar çok ağladı ki, artık bir uyku eğitimi alması için profesyonel yardım almamız gerektiğine inancım pekişti. 750 TL verip, karşılığında "bebeği kendi kendine uyumasını öğrenmesi için ağlatmak" cümlesini duymak çok işime gelmese de, belki farklı birşeyler de duyarım ve sonrasında bebeğim de biz de mışıl mışıl uyuruz diye ümidim arttı.

Ama dün gece (20 Eylül gecesi) bir mucize oldu; doğduğundan beri minnoşum ilk defa 10,5 saat kesintisiz uyudu. Gece uykusuna başlayabildiğinde 21:30'du ve sabah 7'de gözlerini tekrar açtı.

Biz de karı-koca mutlu ve enerjik olarak yeni bir güne başlayabildik. Yanlız itiraf etmem gerekir ki, miniğimin uyanmaya alışık olduğu tüm saat aralıklarında, kurulu saat gibi uyanıp kulak kabarttım geceye. Neyseki her seferinde sadece düzenli nefes sesi duydum, vıklama yerine. Bu durum bile enerjimin artmasına pozitif etki yarattı:)

Bir kere daha böyle bir durum ne zaman tekrar eder hiç bilmiyorum. Ama bu deneyimi de kayıtlara geçmesi açısından kayıt altına almadan yapamazdım...

19 Eylül 2011 Pazartesi

Meleğimin dil gelişimi

Biliyorum ki bir bebeğin konuşması, el çırpması, topa vurması gibi aktiviteleri başarabilmesi çok olumlu gelişmeler. Beyin gelişimi ile ilgili herşeyin yolunda olduğunun ilk sinyalleri.

Meleğim el çırpmaya ancak 2-3 hafta önce başladı. Yani yaşını doldurunca...Topa vurmayı henüz başaramıyor ama son 1 haftadır yerdeki birşeye ayağı ile vurunca yerdeki cismin hareket etmesi onu çok güldürüyor. Sanırım yakında topa da vurmaya başlayacak ve ben o zaman muhtemelen, bu aktiviteyi öğrenmesi keşke daha geç gerçekleşseydi diye düşünüyor olacağım. İnsanoğlu işte!

Kelimeler konusunda ise biraz farklı bir durumumuz var sanırım. Çevremde gördüğüm ve fikir yürütebildiğim kadarıyla bebeklerin ilk kelimeleri; baba, mama, dede, meme gibi heceleri tekrar eden kelimeler oluyor. Tabii babaya baba demek, mamaya mama demek biraz zaman alıyor. Ancak genel akış içinde bu kelimeler ilk söylenenler oluyor. Hatta bu hecelerin lisandan bağımsız olduğunu da düşünüyorum. Ne de olsa Barcelona'da babasının kucağında "dedede" diye mırıldanan bir İspanyol minnoşunu da görmüştük.

Gelin görün ki, Bora'cığımın rüzgarı nereden esmişse esmiş, ilk kelimeleri beklenenden farklı gelişiyor. Evet başlarda birkaç defa "baba","dede" ve "mama" dedi. Ah tabii "abba"yı nasıl unuturum?! Sanırım "abba" ve "baba" başından beri en severek söylediği kelimeler, özellikle 2. "b" harflerine öyle bir vurgu yapıyor ki, insan söyleyişini taklit etmekten kendini alamıyor doğrusu.

Tam yaşına girerken beklenen heceleri söyleyerek, doktordan tam puan alan oğlum, sanırım farkını ortaya koymak için "kapı" ve "kapa" kelimelerini de söylemeye başladı. İşin enteresan boyutu ise, oğlum dede, baba ve mamayı yerli yerinde söylemez her gördüğüne bu kelimelerle seslenirken, kapı ve kapayı kesinlikle yerli yerinde söylüyor. Bu iki kelimeyi ilk defa İzmir'de dedemin evinde söylemeye başladı, hepimiz şoka girdik. Sonrasında halamın adı Ayyyca'yı söylemeye başladı. Tabii benim kıskançlık genim hemen devreye girdi. Neden mi? Acaba kendisinin hala anne demiyor oluşu yeterli bir neden olur mu? Ne dersiniz?

Doktorumuza, ilk kelimelerinden biri kapı-kapa olan bir bebek daha görüp görmediğini sorduğumda, aldığım cevabı hepiniz tahmin edersiniz sanırım:)

Barcelona tatilimizin ilk günü, 2 Eylül sabahı. Sabahın 7'sinde uyanan meleğimden yeni bir kelime daha doğrusu ses taklidi çıkıyor: maaawww. O kalın sesini inceltip, miyawlamaya çalışan meleğim bizim bin kere tekrarlatma oyunumuzdan maalesef çabuk sıkıldı. Halbuki biz çok eğleniyorduk Bora'cım:) Neyseki arasıra yine maw'lıyor. Ama henüz biz miyawww deyince mawlıyor. Bir kedi gördüğünde ise sadece bakıyor.
Tatil sonrası ise bizi yeni bir kelime ve yeni bir süpriz bekliyordu:Meleğim, ablasının ismini söylemeye başladı. Hem de ablası olabilecek en zor isimlerden birine sahipken: Hamdiye. Tamam itiraf ediyorum, bütün harfleri söylemiyor ama bariz bir şekilde Hamdiye diyor. Böylece oğlumun ablasına ne kadar bağlı olduğunun bir kanıtı daha oluşuyor.

19 Eylül sabahı, ilköğretimin ders başı yaptığı gün. Bir hafta önce birinci sınıflar dersbaşı yapmıştı ve ben yürüyerek 30 dakikada gidebileceğim işime araba ile 40 dakikada gidebilmiştim. Benzer bir durumu yaşamamak için bugün evden erken çıkmak için son hazırlıklarımı tamamlıyorum. O da ne! Yoksa yeni bir kelime mi çıkıyor?! Evet bildiniz. Meleğim yeni birşey yumurtluyor. Bir haftadır, ayak için "aya" diyordu. Bazen ayakkabı için de "aya" diyordu. İşte Aya ile kapı'yı birleştirdi, alın size Ayakapı (meleğimin söyleme şekli ile). Yanlız sanırım henüz ayakkabıyı doğru cisme söylemiyor.

Bakalım sırada hangi kelimeleri var?! Merakla öğrenme hızına yetişmeye çalışıyoruz minnoşum.

Son bir not, meleğim bugün itibariyle hala net bir "anne" demiyor.