İlk günden beri onu hiç sallamadım, pışpışlamadım daha önce de yazdığım gibi. Dönmeyi öğrendiğinde çok zorlanmıştık yine kendi kendine uyumayı başarsın diye. Başarmıştık da doğrusu…
Zorlayıcı ikinci etap, Enis Bora’nın ayağa kalkmayı öğrendiği döneme denk gelmişti. Biz yatırırdık, o kalkardı. İnanın biz yorulurduk yatırmaktan o bıkmazdı ayağa kalkmaktan…Aylar boyunca kendi kendine uyuması mümkün olmadığından, dans etmeler, sırt sıvazlamalar en büyük yardımcımız olmuştu. Taa ki ben çocuğumu kendi kendine uyumayı öğrenemeyeceği endişesine kapılana dek. Neyseki bu dönemde de VakVak hayatımızı kurtardı.
Minnoşum yattığı yerden kendi kendine kalkmayı becerebildiğine ikna olmuş olmalı ki, yine son 2-3 haftadır bizi fiziksel olarak pek zorlamıyor. Ama terk edilme korkusundan mıdır nedir bilinmez, uyuyana dek yanından ayrılmamıza izin vermiyor maalesef. Uykuya dalması da bazen 30 dakika hatta 50 dakika sürebiliyor. Ya Gürkan ya ben, bazen de dönüşümlü meleğin yanında oturup duruyoruz. İtiraf edeyim bazen onun uyumasını beklerken benim içim geçiyor:)
Sanırım pek çok bebeğin-çocuğun da yaptığı gibi, meleğim örtüyü üstüne
örtmek yerine altına almayı tercih ediyor. Hadi bunu normal karşılıyorum da şu uyuma pozuna bakar mısınız! Aslında yüzükoyun bir yatış ama bir ayağın üstüne basmak suretiyle hafif yan bir duruş sergiliyor. Doğrusu bana hiç konforlu gelmiyor, ama kendisi hep böyle uyuyor …Sayende gün içinde esneme sayılarımız çok düştü tontonum, teşekkür ederiz.
Annen & Baban
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder